
Habil ile Kabil'in rekabeti kadar derindi.belki Pippo bunu hissetmedi ama küçük kardeşi Simone, onun başarılarını hep kıskandı.Bunun nedeni kendisinin de onun kazandıklarını kazanabilecek kapasitede olduğunu bilmesiydi.1976'da doğduğunda Filippo 3 yaşındaydı.Onun yaptıklarını taklit ederek büyümüştü Simone.Onun gibi konuşuyor, onun gibi giyinmek istiyor, onun gibi futbol oynamak istiyordu.Ancak ağabeyi her seferinde onu azarlıyor, yaşıtlarıyla oynamasını salık veriyordu.Her seferinde daha da hırslanan Simone, tamamen futbola odaklanıyor, başka bir şey düşünemiyordu.''Hırs: Sonu gelmeyen istek, aşırı tutku.'' olarak tanımlanıyor.Simone içinse yakıt anlamına geliyordu bu kelime.Yakıtı bittiği zaman abisiyle uğraşıyor, ondan daha iyi futbol oynadığını söylüyordu.Ağabeyi ise onun bu söylemlerine gülüp geçiyor, ''sen git kumda oyna'' tarzı cevaplar veriyordu.Simone'nin, Piacenza altyapısına girdiği sezon Filippo Serie B'de 3 maça çıkmıştı.Ertesi sezon ağabeyi Serie C takımlarından AlbinoLeffe'ye kiralanınca ayrılıkları başlamıştı.Artık kendini daha rahat hissediyordu.Ailesi sürekli onunla ilgileniyor, Filippo ise yalnızca tatillerde geliyordu Piacenza'ya.Artık futbolunu olgunlaştıran Simone A takıma çıkmaya hazırlanırken Serie D ekiplerinden Carpi'ye kiralanıyordu.Bu olaydan sonraki 4 sezon boyunca bir göçebe gibi İtalyan alt liglerini dolaştı.99-2000 sezonu başında İsveçli teknik adam Sven-Goran Eriksson'un çalıştırdığı Lazio'dan gelen teklif onu şaşırtmıştı.Zira artık Filippo'Nun kendisinden daha iyi olduğuna kanaat getirmeye başlıyordu.Ağabeyi 2 sezon önce Serie A'da şampiyonluk yaşamıştı, dahası Filippo artık Azurri'nin bir parçasıydı.


Hiç yorum yok:
Yorum Gönder