7 Eylül 2009 Pazartesi

Made In Heaven (Marc-Vivien Foé)


İşçilerin bayramında doğdu acılı ülkesinin başkentinde.Yazgısının ne olacağını bilmeden çıplak ayaklarıyla çıktı toprak sahalara.Arkadaşlarıyla en büyük mutluluğuydu futbol.Aç kaldığı oldu, ama futbolsuz asla.Herkese kanıtlayacaktı nasıl büyük adam olacağını.İkinci lig takımlarından Union Garoua'da başladı kariyerine.Çocuk aklıyla evinden uzaklaştı.Hayali daha kuzeye gitmekti.16 yaşında ülkenin en büyük kulüplerinden, Canon Yaounde ile anlaştı.Memleketine donmüştü.bu sefer daha havalı, daha mağrurdu.Ama hiç bir zaman küstah olmadı.Sokaklarda topun peşinde koşan çocukların hepsi onun kardeşiydi.Canon'da yedek kaldığı zamanlarda oldu, kadroya giremediği zamanlarda.Ancak sabrı ve azmiyle hocalarının gözüne girmeyi başardı.93 yılında Kamerun Kupası'nı kazanan takımın yorulmaz savaşçısıydı.Gösterdiği bu performans, onu 1993'te milli formayla tanıştıracak, 1994 Dünya Kupası kadrosunun Song ile birlikte en büyük genç yeteneği olacaktı.

Bu turnuvada grup aşamasında elenerek, büyük hayal kırıklığı yaratan Kamerun'un ayakta kalan isimlerinden olmayı başarması, Kuzey'e gidişini hızlandıracaktı.1994 yazında 19 yaşındayken RC Lens ile sözleşme imzalayacaktı.Burada forma giydiği 5 yıl boyunca tüm hocalar ona şans verecek, o da bu şansı görev bilinciyle değerlendirecekti.1998 yılında Ligue 1'da şampiyonluğu kazanan takımın bir parçasıydı.Kritik zamanlarda goller atıyor, rakip atakları kesiyor, arkadaşlarına moral veriyor, kısacası kendinden beklenen her şeyi yerine getiriyordu.Kazanılan şampiyonluğun ardından RC Lens'e teklifler yağıyordu.Takım kendi çıkarlarını düşünerek Manchester United yerine, West Ham'ın teklifini kabul edecekti.Britanya'ya doğru yolculuğuna başlayan Foé, önce dil problemleriyle karşılaşmış ardından kadroya girmekte zorlanmıştı.2000 yılında milli forma ile Afrika Uluslar Kupası'nı kazanan kadroda yer alan Marc-Vivien için sezon sonunda Fransa'ya donüş çanları çalıyordu.Şampiyonluk serisine henüz başlamamış Olympique Lyon'a transfer olsa da aklında hep Premiership'te kabul görmek vardı.2 sezon boyunca ''demir'' gibi bir performans sergiledi.İlk sezonunda 2, ikinci sezonunda ise şampiyonluğu kazanan birr takımın oyuncusuydu.2002 yazında Asyalı Dünya Kupası'nda yine gruplarda eleniyorlar, Afrika'nın aslanlarını bir türlü üst seviyeye taşıyamıyorlardı.Bu arada turnuvadan sonra Manchester City onu kadrosuna katmak istedi.Kiralık da olsa Premiership'e dönmek fikri onu heyecanlandırmıştı.Kevin Keegan'ın takımında düzenli bir şekilde forma giyen ve kariyerinin en iyi sezonlarından birini geçiren Marc, 21 Nisan 2003'te kariyerinin son golünü Sunderland ağlarına bırakacaktı.2003 yazında Konfederasyon Kupası için Fransa'ya gitti.Milli takım ile son derece başarılı maçlar çıkarıyor, Brezilya ve Türkiye galibiyetlerinde önemli rol oynuyordu.Afrika'nın aslanları, finale doğru yürüyordu.Rakipleri Kolombiya ile Marc'ın aşina olduğu Stade de Gerland'da karşılaşacaklardı.Şampiyonluklar yaşadığı, harika dostluklar kazandığı takımının mabedinde sahaya çıkmak elbette heyecanlandırıyordu.Dakikalar 72'yi gösterdiğinde Kamerun1-0 öndeydi ama Marc için bir şeyler ters gidiyordu.Sahanın ortasında yığılıp kalmıştı genç adam.Sağlık görevlileri de işin ciddiyetini anlamış, oksijen maskeleriyle müdahale ediyorlardı.45 dakika boyunca genç adamı yaşama döndürmek için verilen çaba yetersizdi.Marc-Vivien Foé, 28 yaşında hem yeşil sahalara hem de hayata veda etmişti.Herkes şaşkındı.Ağlayanlar, ambale olanlar, isyan edenler... Hepsinin çabaları boşunaydı.Elde kalanın yalnızca güzel anılar olduğunun farkına varamamışlardı.Kamerun-Fransa Konfederasyon Kupası finali öncesinde, yakın arkadaşı Gregory Coupet, Marc ile olan anılarını gözünün önüne getirdiğinde göz yaşlarına hakim olamamıştı.Kevin Keegan, yalnızca 1 sezon çalıştığı bu genç adamın ''23'' numaralı formasının kimseye verilmeyeceğini bildiriyordu.Olympique Lyon kazandıkları şampiyonluğu O2na ithaf ederken, ''17'' numaranın kimseye verilmeyeceğini açıklıyordu.Ancak vatandaşı Jean Il-Makoun O'nun anısına 17 numarayı sırtına geçiriyor, büyük bir saygı duruşunda bulunuyordu.İşte bu genç adam 28 yıllık ömrünü futbol sahasında noktalayarak herkesi hüzne boğuyor, hayatın acımasızlığını bir kez daha yüzümüze çarpıyordu.

Made In Heaven sürecek...

1 yorum:

Bahadır dedi ki...

foe'nin ölümüden sonra sahalarda kalp krizi olayları daha çok olmaya başladı sanki ?